Published On: Paz, Ara 1st, 2013

Ey Gidi Kazakistan, Ey Gidi Türk Soyu

ozan-isa-koc

Ey Gidi Kazakistan ve Kazak Güzeli Maral, Ey Gidi Türk Soyu..

Sayın okurlarım yine sizlerle olmaktan büyük keyif alıyorum. Yaklaşık bundan üç dört ay önce Kazakistan’a gittim sebebi ise dünya Türk soy diye bir Türk kuruluşu var; Ankara’da da şubesi var. Orada kültür bakanlığı aracılığı ile Türkiye’den beni seçmişler gittik. Ucakla 6 saat uçtuktan sonra Başkent Almaata’ya indik. Hakikaten güzel bir şehir her taraf yeşil yollar geniş, kaldırımlar bizim buradaki yollar kadar. 17 milyon nufusu var. Yüz ölçümü bizim Türkiye’nin  üç katı ancak şunu söylüyeyim. Oraya gittiğim an hemen Türkiyemi özlemeye başladım.

Çarşıya indik bizim laleli ve merter kıyafetlerini gördüm duygulandım. Sonra bir ucağa daha bindik 1 saat 20 dakika daha uctuktan sonra Kızılorda diye bir şehre indik orada çöl kır tuzlu toprak tuzlu su gözünün tuttuğu yer düz kır. Çörtük, çörtük otlar. En uzun ağaç bir buçuk metre insanlar fakir. Çarşıda geziyorum benim giyimimi görenler (Atatürk altın rozet ve kravat iğnemle) beni parlamenter sanmışlar. İnsanlar ve en çok hanımefendiler beni gördüklerin de saygıya geçtiler. Çok şaşırdım ve biraz dolaştıktan sonra otelime döndüm.

Akşam oldu yemeğe toplandık büyük bir sini içinde nar gibi kızarmış etler geldi tam aldım baktım ki yanda bir kelle. Allah Allah şaşırdım kellenin kulakları var boynuzu yok birde baktım ki hem altta hem üste dişleri var. Yanımda oturan millet vekiline bu ne eti diye sordum. Adam bir şahlandı, bir kişnedi anladım ki at eti. Ben yemem dedim. Bana sığır eti getirdiler yedik. Sofra duasını da bana verdiler yaptım. Oradan konser yerine geçtik. Zaten konuda Dede KORKUT’u anmaktı. Sayın okurlarım KORKUT yani bizim Mevlana veya Köroğlu gibi diyebiliriz. Tam Dede KORKUT’un öldüğü yere gittik. Bir çukur kazmışlar. Orada konser başladı. Dünyada ne kadar Türk Cumhuriyeti varsa hepsi buraya gelmiş. Hava buz gibi soğuk, Allah’ım sen güç ver dedim. Bir de Türkiyemin o eşşiz şerefli bayrağını kaldırdılar. Beni anons ettiler. Tercümana dedim ki sevgili yönetmenim burada besteleyip burada okuyacağım. Lütfen tercüme et. Artık söz Türkiyemin ve eşiz Türk sazının.

 

Gardaş yurdum sana geldim

Dostlar merhaba merhaba

Şükür olsun sizi gördüm

Dostlar merhaba merhaba

 

Bütün dostlar dizi dizi

Seviyorum hepinizi

Çok memnun ettiniz bizi

Canlar merhaba merhaba

 

İyi ki gelmişim size

Hayran oldum güler yüze

İsa kurban olsun size

Dostlar merhaba merhaba

 

Milletlerde bir şey vardır. Orada şakayla söyle dediler. Bir daha burada bestele burada söyle. Hay hay dedim. Karşımda da Maral hanım var o da Kazak bana yardımcı oluyor. Koluma giriyor beni yönlendiriyor. Sahneye yemeğe taşıta götürüyor. Yani can dost. Hemen Maral büyük bir kahkahayla bana döndü. İşaret parmağıyla kendini gösterdi. İsa hocam bana söyle, eh zaten Maral demek ilham demek Maral demek duygu demek. Zaten Maral ceylanın dişisidir sayın okurlarım.

 

Saza döşendim

Allaha sığındım

Bir uzun hava

 

Maral maral derler

Anam anam anam

Yaralı ceylan

Vurma avcı sende

Anam Anam Anam

 

Yok mu din iman

Maral meliyor

Dağı deliyor

Dağlar karalı

Ceylan yaralı

Uyan zalim avcı

Anam Anam Anam

Gafletten uyan

 

İnsan sayılır mı

Anam Anam Anam

Bir cana kıyan

 

Maral meliyor

Dağı deliyor

Dağlar karalı

Ceylan yaralı

 

Sayın okurlarım

Hatırlatayım turnanın da dişisine Suna derler. malumunuz her şeyin dişisi sevimli oluyor. Onun için hep türkülerde, şiirlerde sunam ve maral çok geçer.

Allah içinde kazak kızı maral da güzeldi. Dede Korkutun anma gününde Dede Korkut’ta ne gördüm. Dört tane kaşık; sapları aşağı, kafaları yukarı sırt sırta bir abide dikmişler.

Bu ne diye sordum?.

Dediler ki; kendisi bir kişi kaşık dört

Yani: paylaşmak bin sene önce; Dede Korkut bunu düşünmüş.

Bizimkilerde gökdelenleri sıralıyorlar hala ağlıyorlar yazıklar olsun; haklara tecavüz edenlere yazıklar olsun; can incitip yakanlara yazıklar olsun; menfeati için eğilenlere yazıklar olsun; zalimin yağcılığını yapanlara yazıklar olsun.

Ben de bunlardan biri isem bana da yazıklar olsun…..

About the Author